Konuşulması Gereken Kişiler: Prenses Diana

Prenses Diana'nın hayatı ve ölümü hala merak uyandıran ve araştırılan bir konu. Kimileri ölümünün aslında bir cinayet olduğunu ve arkasında çok neden yattığını savunuyor ve hala Prenses Diana hakkında belgeseller çekiliyor. Açıkçası ben kraliyet ailesinin hayatına pek ilgi duyan birisi değilim ama son zamanlarda Prens Harry'nin Megan Markle'la evlenmesinden sonra bu konular tekrar gündeme gelmeye başladı. Bende dedim ki Lady D'nin ve Prens Charles'ın evliliğinin arkasındaki bu merak uyandıran konuyu araştırayım ve paylaşayım. 


Diana Spencer 1961'de doğmuş ve Galler Prensi Charles'la evlenerek Galler Prensesi unvanı almış. Prens Charles'ı bilmeyenler için hatırlatma yapmak adına, kendisi şu anki İngiltere Kraliçesi Elizabeth'in oğludur. Fakat Prenses Diana'nın evliliği pekte masalları aratacak düzeyde olmamış hiç bir zaman.


Diana ile evlenmeden önce Prens Charles, Camilla Parker ile bir ilişki yaşıyormuş ve aslında Camilla Prens Charles'ın ilk aşkıymış. Fakat o zamanlar kraliyet ailesi kuralları bugün ile kıyaslandığında daha sert olduğu için Camilla'nın aileye kabul edilmesi mümkün değilmiş tabi. Prens Charles da Lady D ile, Kraliçe Elizabeth'in ayarladığı, görücü usulu bir görüşme gerçekleştirmiş ve evlenmeleri uygun görülmüş. Çünkü aslında Lady D'nin soyu kraliyet ailesine dayandığı ve kendisi de oldukça güzel bir kadın olduğu için aileye gayet uygun birisiymiş. Fakat Diana ve Charles daha evlenmeden, Diana Camilla ile olan ilişkisinden haberdar olmuş. Fakat kraliyet ailesinin sıkı kurallarından ötürü düğün hazırlandığı ve halka duyurulduğu için geri dönüşünün olmayacağı söylenmiş ve Diana sevgisiz bir evliliğe adım atmak durumunda kalmış.


Evlilikleri süresince Charles Diana'ya karşı hiç bir ilgi göstermemiş ve söylenenlere göre de Camilla ile görüşmeye devam ediyormuş. Bu durum Diana'yı çok rahatsız etse de basının önünde birbirlerini seven birer çift pozu vermek zorundalarmış tabi. Ama neredeyse her fotoğraflarında aralarında bir ışığın olmadığı belli oluyor. 


Her ne kadar kraliyet soyundan gelse de söylenenlere göre Diana saray hayatından ve o resmiyetten hiç memnun değilmiş ve artık bunalıma girecek seviyeye gelmiş. Kocasından zaten ilgi görmeyen Diana, saray hayatındaki resmiyetten az da olsa kurtulmak istemiş ve çalışanlarına soyadlarıyla hitap etmek yerine (bu sarayda çalışanlarla kurulması gereken iletişim kuralıymış) isimleriyle hitap edermiş ve samimiyet kurmaya çalışırmış. Fakat depresyona giren Diana evliliğinden bir kaç ay sonra bulimia nervosa (yediği şeyleri vucütta tutamayıp kusmak ve aşırı zayıflamak)  hastalığına yakalanmış. 



Kraliyet ailesinde evliliklerin ardından hemen çocuk doğurma ve bu çocuğunda erkek olması gerektiği için Diana da evliliğinin ardından 2 erkek çocuk doğurmuştur, William ve Harry. Ve onlar aslında Diana'ya ilgisini aktarabileceği birer kaynak olmuşlar. Sürekli çocuklarıyla ilgilenen bir anne olmasına rağmen bazen bu ilgiyi abartmış ve çocuklarını bakıcılarından bile kıskanır hale gelmiş maalesef Diana. 


Charles Camilla ile olan ilişkisini İngiltere'de gizlese de Türkiye sahillerinde Camilla ile resmi çıkınca Diana kendini başka noktalara yönlendirmiş ve hayır işleri yapmaya başlamış. Kimsesiz çocuklara, Afrika'da ki açlara, yaşlılara ve daha bir sürü ihtiyaç sahibine yardım edip vakıflar kurmuş. Bu sayede aslında hem kafasını dağıtmış hem de tüm dünya tarafından sevilen birisi haline gelmiş. Fakat bir süre sonra kendisi de başka birisiyle ilişki yaşamaya başlamış. Ama Charles ile boşanmaları mümkün olmadığı ve artık hem Diana'nın hem de Charles'ın durumları herkes tarafından öğrenilince ayrılmalarına izin verilmiş. Diana da sarayda kalıp çocuklarıyla ilgilenmeye devam etmiş. 


İlişki yaşadığı Pakistanlı bir kalp cerrahı olan Dodi Fayed'le Paris'e tatile giden Diana'yı paparaziler bir türlü rahat bırakmamış ve attığı adıma kadar her hareketini izlemişler. Saraya karşı bir güveni kalmayan ve saraydakilerin kendini öldürmek istediğinden şüphelenen Diana yanına kraliyet korumalarını almamıştır bu tatilinde. Dodi Fayed'in yaklaşık 10 yıldır korumalığını yapan kişiyi yanlarına almışlar ve otelden çıktıkları sırada paparazilerden kaçmaya çalışırken şoförleri bir tünele girmiş ve arabaları kaza yapmış. Kaza yerinde hala yaşayan Diana hastaneye yetiştirilse kurtarılabilecekken araca sıkıştığı için çıkarılması 94 dakika sürmüş. Fakat Diana kurtarılamayıp tam 36 yaşında, 1997 yılında ölmüştür. 

Fakat bu durumun aslında bir kaza değil suikast olduğu çok fazla iddaa edilmiş. Çünkü ne hikmetse kaza yaptıkları tünele ait trafik kameraları kazadan 1 gece önce kayıt almayı kesmiş. Bir çok fikir atılmış ortaya ve hatta bu iddialardan birisi de Kraliçe Elizabeth'in Diana'ya suikast düzenlediği. Bir diğer iddia ise Dodi Fayed'in korumasının bir İngiliz ajanı olduğu ve suikastı onun düzenlediği yönünde. 


Diana'nın cenazesinin alınması için Kraliçe Elizabeth normal bir uçak yollanmasını istemiş fakat Prens Charles buna karşı çıkmış ve çocuklarının annesinin özel bir uçakla getirilmesini söylemiş. Her ne kadar cenazesi halka açık olmayacak olsa da Diana herkes tarafından çok sevilen bir prenses olduğu için sarayın önüne akın akın insanlar gelmiş ve çiçekler yığmışlardır. Diana'nın ölümünden tam 8 yıl sonra da Prens Charles Camilla ile evlenmiştir. 


Trajik bir hikaye olsa da Prenses Diana'nın konuşulması gereken kişilerden olduğunu düşündüm. Mutsuz bir hayat sürse de aslında çok fazla insana yardımda bulunmuş. Ve kraliyet ailesinin hayatının ilk kez dışarı yayılmasına sebep olduğu için saray tarafından sevilmeyen ama dünya tarafından sevilen birisi olmayı başarmış Lady D.



Hazırlayan: Deniz Yapıcı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Harry Potter Serisi Hakkında Bilinmeyenler: Part 1

Sizi Motive ve Mutlu Edecek Youtube Kanalları